Algoritmalar

İnsanoğlunun ürettiği veya türettiği kavramların hükmü altına girmesinin bir örneğidir algoritmalar. Hani filmlerde yapay zekanın fazla akıllanması ve dünyayı ele geçirmeye kalkışması konu edilir ya, biz de bu yüzden teknolojinin sadece robotlarla başımıza iş açacağını düşünüyoruz. Buna ben sihirbazların dikkatinizi başka yere çekmek için kullandıkları taktik olan ingilizcede "misdirection" denilen ismi veriyorum. Başımıza terminatör filmi gibi olaylar muhtemelen gelmeyecek veya matrix gibi kapsüllere hapis olmadık ve olmayacağız da. Fakat hayatımızın önemli bir kısmının kontrolünü yapay zekaya bıraktık ve gözlerimiz bize gösterilenden fazlasını göremez hale geldi. Bu bizim hatamız. Bunu anlamak için algoritma ne idi ve ne oldu sorularını soracağız.

Algoritma mı, o ne? Yeniyor mu?

Yazılımcılar açısından şu tanım beni çok güldürmüştü: Algoritma bir yazılımcının ne yaptığını söylemek istemediği zaman kullandığı tabirdir :) Esasında algoritma ismi eski islam bilimcilerinden birisi olan El-Harezmi 'den türetilmiştir. Fakat normalde insanlık tarihi kadar eski bir kavramdır. Kendi tanımımı yapayım: Bir girdiyi belli bir çıktıya dönüştürecek, tutarlı ve tekrar edilebilir işlemler silsilesidir diyebilirim sanırım. Algoritma dediğimizde bir başlangıç noktamız ve bir çıkışımız oluyor. Bu sonuca ulaşma amacına hizmet eden bir de yolumuz oluyor ve bu yol başkaları tarafından tekrar edilebiliyor.

Bunu anlamak için teknik yazılım terimlerine girmek zorunda değiliz ki zaten girmemeliyiz de. Örneğin kek yapmanın bir algoritması vardır. Farklı kekler farklı algoritmalarla yapılır. Birisi belli bir şekilde çırpılır veya belli ölçülerde malzeme ister. Birisi pişirme süresince kontrol gerektirir belki de. Başka bir örnek: Bir taşıt ile veya yürüyerek bir noktadan diğerine varmak için takip edebileceğiniz bir algoritma da vardır, mesela dar sokaklara girmemek ve trafik olan yolda alternatif aramak gibi.

Hayatımızda yaptığımız neredeyse her eylemde ve kararda bir süreç işliyor. Bu süreci tekrar edebilecek şekilde kurguladığımızda kendimizce bir algoritma düzenlemiş oluyoruz. Bir evi temizlemek için en kısa ve kolay şekilde nasıl temizleyebilirim sorusunu sorduğunuzda cevabınız bir algoritma oluyor. Dilerseniz başkasının yönergelerini deneyebilir veya kendi algoritmanızı geliştirebilirsiniz. Yani algoritmalar her zaman dünyada kabul görmüş sabit işleyişler olmak zorunda değildir. Zamanla değişip gelişebilir.

Kısaca tarihçe

Bu kadar algoritma bilgisi emin olun dünyayı anlamanız için yeterlidir. Biraz da tarihinden bahsedeyim. Her ne kadar gündelik hayatla iç içe geçmiş bir tanım olsa da algoritmalar çoğunlukla yazılımla eşleştirilmektedir. Örneğin sıralama algoritmaları karışık bir dizi sayıyı en efektif nasıl sıralayabiliriz sorusunun cevabını arar. Veya en kısa yol problemleri bir haritada iki nokta arasındaki en kısa yolu bulmaya çalışır. Bu işlemler yazılım kodları ile yazılır ve bilgisayar bu yönergeyi takip ederek sonucu bize bildirir.

Bunun gibi algoritmalar zamanla gelişir ve karar sistemlerine dönüşür. Bu aşamada sistem, yani yazılım, sadece karşılaştırmalar yapmaktan öte bir karar vermektedir. Sonrasında yapay zekaya doğru evrimleşen algoritmalar ve hatta kolektif çalışan algoritmalar türetilir. Yapay zeka ile insan beyninin kolaylıkla alamayacağı karmaşık kararlar, karmaşık girdilerden süzülerek alınabilir. Bu noktada bilgisayarların işlem gücünün insan beyninden çok daha hızlı olmasından yararlanılır. Kontrolü yavaştan kaybetmeye başladığımız noktadır bu. Geliyoruz günümüze.

Karar vermek dediğimiz eylemin kendisi zaten bir algoritmadır. İster insan ister makine olsun, bir karar basit veya karmaşık bir işleyiş içerir ve bir seçim veya bir çıkarım yapar. Günümüz dijital dünyasında karşımıza çıkan içerikler, reklamlar ve ürünler çok fazla seçenek arasından süzülmektedir. Bu da karar verme ve öne çıkarma algoritmalarını gerekli kılmaktadır. Burada şu notu bırakayım: Paranın yönettiği bir dünyada çoğumuz kapitalizmin değirmenine istemeden de olsa su taşıyoruz. Günümüzde internette gördüğümüz şeylerin arkasındaki algoritmaların optimize ettiği "doğru karar verme" mekanizmaları da çoğunlukla bu amaca hizmet ediyor.

Günümüz

Peki dönelim somut örneklere. İçerikler, reklamlar ve ürünler şeklinde özellikle 3 'e ayırdım bu konuyu. Birincisi yani içerik dediğimiz şey youtube, spotify, tiktok, instagram, twitter ...vs gibi platformlarda üretilen şeylerdir. Bunların daha çok kullanıcıya veya hedef kullanıcıya ulaşması için bazı algoritmalar çalışır. Bu sayede bazı içerikler çok izlenir veya çok tutulur veya bazıları da bu cümbüşte kaybolup gider. Bu sistemlerde algoritma sizin ne göreceğinize ve ne görmeyeceğinize karar verir. Tıkladığınız videoların benzerlerini size sunarak sizi belli bir balonun içine hapseder. Buna da günümüzde "Yankı Odası" diyorlar. Bu durum ayrışmaya ve kamplaşmaya meyilli insan doğasına çok güzel hizmet ediyor bütün dünyada. Ayrıca sosyal medya ile ilgili Clubhouse, Facebook ve Metaverse konulu yazılarıma da göz atabilirsiniz.

İkincisi reklamlar. İnsanlar ürünlerini ve içeriklerini internette tanıtmak için reklam veriyorlar fakat bu reklamların hedef kitlelerine ulaşabilmesi gerekiyor. Örneğin makyaj videolarının erkeklere gösterilmesinin anlamının olmaması gibi. Aksi takdirde paranız boşa gidiyor ve efektif reklam verememiş oluyorsunuz. Bu reklam verme platformları da Google, Apple, Instagram ..vs olabiliyor. Yani içerik platformları reklam da alabiliyor. Bu reklamlar da algoritmalar ile optimize edilerek kullanıcılara gösteriliyor. Kullanıcılar ise internette takip edilerek ve alışkanlıkları gözlemlenerek kayıt altına alınıyor. Bu kayıtlar ile kullanıcıya hangi reklamın gösterileceğine karar veriliyor.

Ürünler kısmı ise amazon, ebay, hepsiburada gibi e-ticaret siteleri oluyor. Bunlar da size satın alma olasılığınız olan ürünleri tavsiye etmek için karar algoritmaları kullanıyor. Burada da kişisel verilerinizin ve markette dolaşma alışkanlıklarınızın bilinmesi gerekiyor ki karar verilebilsin. Sonuçta da tüketim çılgınlığına katkıda bulunmuş olmamız amaçlanıyor.

Zaten çoğu algoritmanın input verisi sizin kişisel verilerinize veya davranışlarınıza dayalı oluyor. Özetlersek: Amaç daha çok online kalmanız, daha çok harcamanız, daha çok kişisel veri hediye etmeniz, daha çok fanusunuza hapis olmanız. Youtube 'da öneriler dışında en son ne zaman rastgele bir konu araştırdınız? Twitter 'da hiç takip etmeyi düşünmeyeceğiniz bir düşünürü ne zaman okudunuz? İnstagram keşfette izlediğiniz türden videolar hariç ne türlü videolar olabileceğinden haberiniz var mı?

Beni en çok şaşırtan da özgürlükten çokça bahseden kişilerin bu algoritmalar tarafından nasıl pranga altına alındıklarını görmemeleri veya bu prangaları kabullenmiş olmaları. Youtube 'da bizi beğenin ki öne çıkalım şeklinde her yayında belirtmek zorunda kalmaları bunu kanıtlıyor. Evet orada para kazanma amacı da var tabi ki ama insanlar beğenmediği videoyu iş olsun diye beğenince daha mı iyi oluyor? Görüşün ne olursa olsun senin içeriğinin beğenilebilir olması daha kıymetli olmaz mıydı?

Youtube 'dan verdiğim örneği günümüzde bir çok dijital platforma uyarlayabilirsiniz. Konumuz youtube değil, bu algoritmaların insanların davranışlarını ve stratejilerini şekillendiriyor olması. Çünkü günümüzde uyaran bombardımanı yaşıyoruz ve seyirciye veya müşteriye ulaşmak için bunun içinden sıyrılmaya çalışıyoruz. Bu yüzden algoritmanın istediğini yapmaya çalışıyoruz. Oturduğumuz yerden kalkıp yeni birşeyler aramak yerine ayağımıza gelsin diye bekliyoruz. Beklentilerimiz bize söylensin istiyoruz ve başka sözler duymaya tahammül edemiyoruz.

Kanunlar bile algoritmalar kadar söz sahibi değil :D Madalyonun iki yüzünde de farklı şekillerde özgürlüğü ve kontrolü teslim ediyoruz, hem izleyici olarak hem yayıncı olarak. Biz, normalde bizim elimizde olacak olan bu kontrolü ve yetkiyi bu kadar bırakırsak, birileri bu başıboş alanı kullanabilir ve bir ülkede seçim süreçlerini bile etkileyebilir. Cambridge Analytica sorununu hatırlayın. Benzeri olayların günümüzde hala fark edilmeden gerçekleştiğine ben %100 eminim ama siz buna komplo teorisi diyebilirsiniz. Belki de öyle düşünmeniz istenmiştir :P

Tehlikemiz

Aldatma çağı dediğim bu çağda gördüğümüz her şeyde bir de "görmediğim ne var acaba" sorusunu sormamız gerekiyor. Henüz deepfake videolarının çıkaracağı sorunları görmedik bile. O teknoloji de makine öğrenmesi algoritmalarına dayanıyor. Sonuçta makineler öğreniyor, karar veriyor, uyguluyor ve biz de bu dünyaya ayak uyduruyoruz. Halbuki tam terine başlamıştı süreç. Makineler ve robotlar dünyayı ele geçirmeden önce dünyayı onlara biz teslim ettik. Matrix tarzında bir kapsülde değiliz ama gördüğümüz ve görmediğimiz, duyduğumuz ve duymadığımız, bildiğimiz ve bilmediğimiz çoğu şey makinelerin kontrolünde. Bu hapis durumundan çıkmak adına diğer blog yazılarımı da okumanız dileğiyle, bir sonraki yazıda görüşmek üzere :)


1 Yorum

  • M Fatih Karaaslan

    21 Eylül 2022

    Her açıdan güzel bir makale olmuş Eline zihnine sağlık Tebrikler

Bir yorum yazabilirsiniz