Sahteliğin sıradanlığı

Bu yazıyı yazmak için zaten bir açı yakalamıştım fakat sonra yapay zeka ile metinden video oluşturan SORA çıktı ve bana birkaç paragraf daha hediye etti :) Özetle: Günümüzde özellikle Instagram sayesinde gelişen ve sosyal medyalarda yayılan, benimsenen bir sahtecilik ve samimiyetsizlik var. Bu yazıda öncelikle burada ne hatalar yaptığımızı yazmaya çalışacağım. Yapay zeka ise son zamanlarda insanların gerçeğinden ayırt edemeyeceği kadar gerçekçi videolar üretilmeye başladı. Bu da zaten yanlış yolda olduğumuz bir dünyada bize hız kattı. Bence iş işten geçmeden birşeyleri inceleyip nelerden kaçınmalıyız sorularını sormamız lazım.

Nedir sahte?

Öncelikle nedir sahtelik? Üzerinde oynanarak sunulan herşeydir. Sesiniz, görüntünüz, davranışlarınız, düşünceleriniz yani sözleriniz, ürettiğiniz şeyler ...vs gibi. Bunların hepsini az yada çok sosyal medya ortamlarında gösteriyoruz. Üzerinde oynama yaptığımız anda orijinalinden bir parça çıkarmış veya değiştirmiş olarak sunmuş oluyoruz. Emin olun, bunu en dürüst ve en masum olanımız bile bir nebze yapıyor.

Zamanında Clubhouse ve Facebook üzerine yazılar yazarken sosyal medyada yanlış alışkanlıklar edindiğimizden bahsetmiştim. Bu yazıda bu alışkanlıklara biraz daha yakından bakacağım. Hızlıca hatırlarsak, youtube ilk zamanlar sadece bir video paylaşım platformu idi ve sonra daha sosyal özellikler kazandı ve bugün neredeyse televizyon gibi bir hale dönüştü. Youtube dan sonra foursquare benzeri fikirler gelişti ve Instagram bunun gibi konum ve resim paylaşımı üzerinden doğdu ve değişti. Şimdilerde bir iş koluna dönüştü. Günün sonunda facebook da ne kadar zorlansa da bir sosyal medya olarak karşımızda duruyor. Twitter 'da resmen insanlar arası iletişimin hiç olmadığı kadar etkili ve hızlı olmasını sağladı. Bunların yanında tiktok, snapchat gibi başka türden uygulamalar da var ama sahtecilik konusunda Instagram, Youtube en çok öne çıkanları diyebilirim.

Neler sahte?

Çok basit sorular ile başlayayım. Instagram kullanıcısı iseniz hiç yüzünüzde sivilce varken bir resim paylaştınız mı? Veya hiç gülümsemeye çalışırken suratsız çıktığınız bir anı paylaştınız mı? Eğer youtube 'da bir şekilde içerik üretiyorsanız hiç dil sürçmesi yaşayıp özür dileyip kaydetmeye devam ettiniz mi? Veya video hazırlayıp editleme aşamasında beğenmediğiniz hatta sonradan düzeltme yapma ihtiyacı duyacağınız bir sözü kesmeden yayınladınız mı? Buradan nereye varmaya çalıştığımı anlamışsınızdır. Hiç bir kusuru paylaştınız mı?

Dürüst olarak söylersem ben bile bir seviyede tatmin olamadığım birşeyi online olarak paylaşmaktan kaçınıyorum. Şimdi soruların hepsinin cevabının hayır olduğunu farz edeyim, ki muhtemelen öyledir. Hiçbir eleştiri yapmadan ikinci bir soru soracağım. Siz mükemmeliyetçi misiniz? Yani herşey bu hayatta mükemmel mi olmalı? O yüzden mi içinde eksik veya hata barındıran birşeyi hiçbir zaman online olarak paylaşmıyorsunuz? Muhtemelen bunun da cevabı hayır :) İşte bu büyük bir sorun. Mükemmeliyetçi değiliz, mükemmel hissedicileriz. Herkesin de gösterdiklerimizi öyle görmesini ve düşünmesini istiyoruz.

Gündelik hayatta insan doğal olarak hatalar yapar. Zaten hata da çoğunlukla istemeden yapılan şeydir. Sonra bundan ya utanç duyarız, yüzümüz kızarır yada saklamaya çalışırız. İnternet güzel şey, bizi bu yükten kurtarıyor. Kendimize yabancılaştırıyor. Bakıp bakıp herşeyin yolunda ve mükemmel olduğunu düşündürtüyor, bizi buna inandırıyor, bu hezeyana sürüklüyor.

Bitti mi? Hayır. Daha yeni başlıyoruz. Bu sosyal mecralar çok fazla insan için bir işe veya bir para kazanma yöntemine dönüştü. Bunda bir anormallik yok. Sıkıntı herkesin buralara para kazanmak için çullanmasından sonra başladı. Sonra mecburen Algoritmalar girdi hayatımıza. Algoritmalar neyin öne çıkmasını istiyorsa herkes de aynı şeyleri yapmaya başladı böylece. Birbirinin çok benzeri videolar türemeye başladı, orijinal hazırlayanını yansıtmayan videolardı bunlar. Sonra her videoda hadi üye olun hadi yorum yapın hadi beğenin gibi insanı usandıran direktifler başladı. Hadi bunlar para kazanmak için insanın yapacağı şeylerdir diyelim. Peki sahtelik bunun neresinde?

Algoritma tanrıları bize videoların veya Instagram 'da içeriklerin etkileşim alması gerektiğini söylüyor. Bir noktada insanlar dilenci gibi yorum istemez oldu. Onun yerine video içerisinde, sanki ilgileniyormuş gibi, bahsettikleri konu ile ilgili yorumlarınızı istemeye başladılar. Bunun sahte olduğunu nereden biliyorsun? Peki hadi niyet okumayalım. Dikkat ediyorum video yükledikten yada Instagram 'da paylaştıktan kısa bir süre sonra yapılan yorumdan bağımsız olarak ilk 5-10 yoruma beğeni geliyor videoyu yükleyen tarafından. Yani şöyle örnek vereyim. Bu blog yazısı hakkında düşüncelerinizi merakla bekliyorum desem ve aşağıda emojilerden oluşan garip birşey yazsanız ve bunu beğensem anlamlı olur muydu? İşte bu olduğu zaman anlıyorsun. Herşey algoritma için. Zaten buradaki sahtecilik, yapılan etkili ve dürüst yorumların insanların online olarak sunduğu şeylere hiç etki etmemesinden de anlaşılıyor. Fakat daha elle tutulur bir ispat istediniz madem ben de örnek verdim. "Mış gibi" nin hüküm sürdüğü yerdeyiz yani.

Hanımefendiler maalesef sahte olmak konusunda bir adım daha kötü bir noktada. Lütfen yanlış anlamayınız. Instagram 'da görünüşü ile para kazanmak isteyen, bu yoldan influencer olmak isteyen belki de milyonlarla ifade edilebilecek kız var. Bu durumu da kendi bakış açımla O hayatın yolcuları başlığı ile yazmıştım. Nasıl bir geçmişin üzerine yeni bir hayat inşa etmeye çalışıyorlar emin değilim. Paylaştıkları 1000 tane resim içinde makyajsız veya editsiz 1 adet resmi olmayanlar var. Amacım da insanları yargılamak değil. Çünkü düşündüklerini, yaptıklarını, kendisini ve hatta içeriğini bile orijinalini gizlemek gerekiyormuş gibi paylaşanlar sadece sosyal medyadan ünlü olmaya çalışanlar değil.

Twitter da yakın zamanda çok saçma bir yapıya dönüştü. Tweet 'lerin etkileşim alması ile insanlar para kazanabilmeye başladı. Zaten yalan dolana açık olan bir ortam iyice şov alanına dönüştü. İnsanlar sırf etkileşim olsun diye yazmaya ve ister istemez de birşeyler yaymaya başladılar. Yani "ne halt ediyorsanız edin" diyeceğim ama yayma kısmı maalesef önemli. Toplumların hassasiyetleri üzerinde oyun oynamanın bir anlamı yok. Bu yaklaşım sonucunda her an yanlış anlamaya ve patlamaya hazır, dinlemeyi bilmeyen bir akli yeteneklerini kaybetmiş kitle oluşturuyor. İşte bu sırada bir de yapay zeka hayatımıza giriyor.

Yapay zeka destek mi köstek mi?

İnstagram 'da yapay zeka ile oluşturulan süper modeller var :) Sen bunu nereden biliyorsun diye sormayın, keşfette çıkıyor :D Bu Instagram hesaplarının hissettirdiği şey tam olarak başta bahsettiğim mükemmel görünüşün mümkün olabileceği hissi. Yani yapay zeka sayesinde aklınıza gelebilecek en kusursuz kişi veya başka birşey, tam da hayalinizdeki gibi gerçekmiş gibi görünüyor. Aynı anda her yerde olabilen, herşeyi yapabilen, 7/24 mükemmel görünebilen bir karakter veya bir hayal... İşte tam olarak bunu pazarlıyorlar. Gerçek insanların elde edemeyeceği ve hiç gerçekçi olmayan bir olguyu takip ediyoruz Instagram 'da. Yani sadece paylaşırken değil, artık karşımıza çıkan dünya da sahte olmaya başladı.

İşte son golü de SORA attı. Yapay zeka ile yapılan bir resmi gerçeğinden ayırmak neredeyse imkansıza yaklaştı. Teknolojik olarak çok heyecan verici bir gelişme olsa da (parantez içinde bir mühendis olarak bu modelleri eğiten dataları nasıl buluyorlar diye sormadan edemeyeceğim) üretilen şeyler sahte olan şeylerin gelişmesine yardımcı oluyor. Bir yapay zeka resmi veya tweet 'leri çok fazla insanı kandıramayabilir. Yada birşeye motive edemeyebilir.

Ama video farklı biraz ve SORA ise video oluşturan bir yapay zeka. Düşünsenize yapay zeka üretimi olan bir videoda Filistinli bir çocuğun eline bıçak alıp İsrail askerini bıçakladığını görseniz ne olurdu? Yanlış yazmadım, bu uç örneği bilerek veriyorum. Zamanında 1. dünya savaşı bir noktada bardağı taşırdığı için başlamıştı. Bugün de absürt ama sahteliği anlaşılamayan sadece 1 video ile yeterince sansasyon yaratamayacağınızı mı düşünüyorsunuz? Para için tweet atan geri zekalılar ve pislik timsali politikacılar zaten toplumları yeterince gergin ve hassas hale getirmiyor mu? Daha devam edilir buradan ama yazı başka bir noktaya gider. Kendimizi yapay zekanın üretebileceği zararlı içerikten korumak için ne, nerede ve ne zaman olmuştu sorusu çok önemlidir ve benim mobil uygulamam bu 3 soruya birden güvenilir bir şekilde cevap vermektedir. Buradan bakabilirsiniz.

Şimdi özetle, sosyal medyada sahte şeyler göstermeye başladık. Sonra algoritmalar ile aslında yapmak veya söylemek istemediğimiz şeyleri de yapıyor söylüyor GİBİ olduk. Sonra bunu normalleştirip hayatımızı bunun üzerine kurguladık. Sonra sahte içeriklere alıştık ve yapay zeka da buna katkı yapmaya başladı. Sonunda sahte video ve ses kompozisyonları ile berbat bir yolun sonuna geldik. "Yahu internette neyin gerçek neyin sahte olduğunu anlayamıyoruz" diyeceğimiz bir nokta da emin olun yakın gelecekte olacak. Buna önlem olarak benim çok basit bir felsefem var. Hatta ben buna politikacıların ve zenginlerin şekillendirdiği 2000 'li yıllar felsefesi de diyorum. Tek kelime: "İnanmıyorum". Sanırım sonrasında da "sorguluyorum" gelebilir. Düşünüyorum o halde varım yada şüphe duyuyorum o halde varım demiş ya Descartes, biz de sorguluyorum çünkü inanmıyorum ulan diyebiliriz.

Gerçek orijinaldir ve orijinal de gerçektir

Şimdi yazının başındaki soruları düşününce belki de cevap evet olmalı idi diye düşünüyor musunuz? Sabah suratınız kaymış bir şekilde insanlar sizi görmemeli mi? Ağzınızdan kaçan bir cümle videoda olmamalı mı? Sonra bu cümleyi düzeltip belki de özür dilememeli misiniz? Yani acaba sahteliğin sıradanlaştığı dünyada bir gün, sıradan olana sahte mi diyeceğiz? Yorumlara bekliyorum dermişim :D Bir sonraki yazıda görüşmek üzere :)


Bir yorum yazabilirsiniz