Kapı çaldı

Beklenen yoktu aslında...
Yollar tanıdık ve hayaller belliydi,
Ne bir şikayet, ne de bir arzu,
Sorunsuz, sorgusuz gelip geçen günler..
Sonra belki bir bahar akşamıydı,
Bir sandalye, bir masa, loş bir ışık,
Bir de kanıksanmışları yazan bir kitap..
Satırlar nüfuz etmeden akıp gidiyor
Saat her zamanki gibi tıkırdıyor
Göz kapakları usulca günü sonlandırıyordu..
Ses seda yoktu.
Ve kapı çaldı...

Önce sarstı, uyandırdı ve şaşırttı.
Hiç çalmamıştı, adeti değildi.
Hafif ama gönüllü iki dokunuştu duyulan...
Kalkıp açmaya takat bulamadı hayaller.
Ama o açılmadan, görünmeden arkasından hissettirdi,
Mazinin nasırlaştırdıklarını iyileştirebilir
Unutulmuşları hatırlatabilir, gülümsetebilirdi...

Kapı çaldı..
Umut vermişti, müjde idi,
Küçük kalbin içinde büyük bir depremdi.
Geldim diyordu.
İstese açıp girebilirdi.. Biliyordu..
Onun varlığından bihaber olunduğu için kapalıydı ya..
Tatlı sesi, mis kokusu engel tanımazdı zaten.
"Bak işte bunu beklemiyordun" demişti kader.

Hataların ve heba edilmiş yılların telafisi idi,
O odadan çıkaracak, kederinden ve pasından arındıracaktı.
Belki de hayattı adı..
Belki de hapisteydi, farkında değildi.
Biri çalmazsa kapıyı açıp çıkmak da elinde değildi.
Şimdi "hadi" denilmişti..
Şimdi çöreklenmiş korkular ve kuruntular dağılacaktı.
Çünkü kapı çaldı,
Şimdi kapıya koşma zamanı....

October 2017
		

This is one of my older poems. It sort of depicts an introvert character's inner world and ties it to outer world via love. It will not have the same meaning in English so i didn't try translating it. See you at the next post :)


Leave a comment