Sâhi Facebook ne idi?

Yeni işe giriş ve taşınma yoğunluğu sebebi ile yazısız geçen 5 aydan sonra yine bir sosyal medya yazısı denk geldi. Dijitalleşme ilerledikçe bu konu da tekrar karşıma çıkacak gibi geliyor. Bu yazının konusu 4 Ekim 2021 'de Facebook ve ona bağlı olan Whatsapp ve Instagram 'ın erişilememesi olacak. Bu konu hem teknik hem de felsefi açıdan benzer noktaya çıkıyor gibi geliyor. Bu yazıyı okumadan önce Clubhouse yazımı okumanızı tavsiye ederim. O yazıda da benzer çıkarımlar vardı bir nevi kehanet gibi. Hizmetler, ihtiyaçlar, ürünler ve alışkanlıklar belli bir algoritma ile ilişkilendirildi ve 6 saatlik bir sosyal medya kesintisi bütün dünyada duyulabilecek boyuta ulaştı. Sanırsın 2000 'lerdeki Millenium bug tekrar oluştu :) Meseleyi gördüğüm 2 açıdan (teknik ve felsefi - sosyolojik) inceleyip kaynaklarını düşünürsem bazı çıkarımlarım olabilir belki.

Teknik açıdan

Önce teknik açıdan başlayayım. Facebook, Whatsapp ve Instagram aynı sunuculara ve altyapıya bağlı. Bu yüzden arkada merkezi bir yapı var. Her ne kadar sunucular dağıtık yerlerde olsa da bunların yönetimi merkezi bir noktada. Bunu bir ahtapota benzetebilirsiniz. Her kolu farklı yere uzanabiliyor ama yönetim aynı yerde. Bu durumu Computerphile isimli youtube kanalı açıklamış ve dns konfigürasyonunun merkezden bozulduğunu göstermiş. Facebook ve bağlı domain 'ler sanki dünyada hiç yokmuş gibi bir duruma dönüşmüş. Ahtapotun ne kadar kolu olursa olsun beyni olmadan hiçbirisi çalışamamış gibi. Video aşağıda.

Aslında bu yaklaşımın amacı erişilebilirliği arttırmak ve hızlandırmakmış. Fakat bu işlemin de merkezi yapılması ve 3 ürünün birbirine bağlanması yüzünden istisnai bir durumda 3 'ü birden yok olabiliyormuş. Bu tecrübeden sonra aynı sorun ile karşılaşmamak için önlem alınabiliyor tabi ki. Tekrarlanması durumunda sadece 1 ürünün etkilenmesini sağlayabilirler. Basit birkaç router veya dns ayarı ile bu muhtemelen gayet mümkündür. Sorun bu sıkıntının çıkmasına yol açan anlayışta, yani merkezileştirmede.

Bunun gibi sorunları blockchain gibi bir teknolojinin çözeceğini söyleyenler var. Merkezi bir noktadan online sunuculara ulaşma mantığı yerine kendi kendine sistemin bütününe katkıda bulunan küçük parçalar tasarlanırsa böyle hatalar yaşanmayabilirmiş. Bu konuda yeterli bilgim yok malesef ama düşünmeye değer bir yaklaşım gibi geliyor.

Bir başka sorun da şu: Facebook aracılığı ile üye olabildiğimiz ve giriş yapabildiğimiz (oauth) web siteleri de mevcut. Bunlar da bir şekilde Facebook 'a bağımlı oluyor. Hatta Instagram hesabınız ile başka bir uygulamaya erişiyorsanız aynı anda o da erişilmez oluyor. Bunun çözümü aslında her uygulamanın kendi kimlik bilgilerini tutması ama bu da kullanıcı için her uygulamada kullanıcı adı ve şifre hatırlama yükü getiriyor. Orta yolu nedir bilemedim :)

Konu teknik açıdan çok karmaşık değil aslında. Bu uygulamalar çöktüğünde Instagram 'a browser üzerinden girdiğimde 500 Internal Server Error veriyordu. Erişilemez hatası almayı bekliyordum aslında bu garip gelmişti. Yazının esas amacı konuyu teknik olarak değil sosyal olarak incelemek. Bugünlerde Amerika 'da "bu uygulamalar neden bu kadar monopolik yapıda" gibi bir tartışma var ve rekabet yasaları ile çözümler arıyorlar. Konu oraya gelmeden önce sorgulanması ve irdelenmesi gereken başka bir açısı daha var. Kullanıcı faktörü...

Sosyal - felsefi açıdan

İnsanlar şu anda Facebook neden bu kadar tekelleşti diğer uygulamaları satın aldı büyüdü diye sorguluyorlar. Buna antitrust yasaları da deniyor ve haksız rekabeti önlemeye çalışıyor. Bu yaklaşımı destekliyorum tabi. Zenginin daha zengin fakirin daha fakir olmasına benzer bir durum oluşmaması için bu dijital ürünlerin tek çatı altında toplanmaması gerekir. Para ile piyasayı domine etmeye benzer bir bakıma. Fakat biz bu ürünlerin hizmetlerden türediğini unutuyoruz. Yani ben başka bir soru soruyorum. Dün sosyal medya olan hizmetler bugün nasıl çok uluslu devlet gibi çok fonksiyonlu devler haline geldi?

Meseleyi baştan ele alalım. Facebook, Instagram ve Whatsapp özelinde konuşursak, bu uygulamaların teknik açıdan devrimsel birşey yapmadıklarını biliyoruz. Resim, video paylaşıyor ve mesajlaşıyoruz ve yorumlar yapıyoruz. Tabi ki yazılım açısından başarılı uygulamalar ama başlangıçta bize sundukları hizmet uzay turizmi de değildi hani. Bu hizmeti sağlayacak bir dijital ürünü size ben de geliştirebilirim veya başka bir yazılımcı da geliştirebilir. Yani ürünler hizmeti sağlamak amacıyla oluşuyor. İyi ürünü de ben tek başıma geliştiremem mesela. Bu birinci adım.

İkinci adım bu ürünlerin rekabet etmesi, yeni özellikler geliştirmeleri ve bu özellikler ile bizlere yeni alışkanlıklar kazandırması. Başta belirttiğim gibi clubhouse ile ilgili yazımda da söylemiştim bunları aylar önce :) İlk zamanlarda eski arkadaşlarımızı Facebook 'da buluyorduk mesela. Bir süre Facebook bu açıktan epeyce faydalandı. Whatsapp mesajlaşma aktivitesini yepyeni bir alışkanlığa büründürdü. Instagram da anıları paylaşmaktan çıktı reklam aracına dönüştü. Bize arz edilen özellikler bizim alışkanlıklarımızı değiştirdi. Bu uygulamalar bizim sayemizde bizi yönlendirmeye başladı. Enteresan değil mi.

Üçüncü adımda yine bizler varız. TV ve radyo kanallarının Whatsapp iletişim hatları kurması, Facebook veya Instagram 'dan mesajlar veya bildirimler alması, buralardan hediyeler dağıtması gibi örnekler boy göstermeye başladı. Ürün tanıtımı ile hayatını geçiren binlercesi çıktı ve bizler de bu kişilerin linklerine tıklayarak kazançlarına katkıda bulunduk. Sistemi besleyip bizler büyüttük. Ürünlerin bize arz edilmesi gerekirken, tam tersine onların bağımlıları olduk.

Bu durumda dördüncü adım geliyor. Birileri gelip bu ürünleri himayesine alıp tekelleşmeye çalışıyor. İş insanı açısından bakarsanız gayet de mantıklı bir adım. Çünkü müşteri zaten hazır ve bağımlı durumda. Kar edeceği %100 garantili bir yatırım. İyi de hani bunlar hizmetti ve başkaları da benzer hizmeti sunabiliyordu? 4 adımda nasıl herşey tersine döndü? Bunları Facebook patlamadan önce yazsam birçoklarına mantıksız gelebilirdi. Şimdi 6 saat boyuna 3 sosyal medyanın erişilemez olması ile kaç kişinin maddi sıkıntıya girebileceğini, kaç kişinin bu sırada yapacak başka birşey bulamadığını, kimlerin işlerinin sekteye uğrayabildiğini görüyorsunuzdur. Bunun böyle olacağı belliydi.

Çözüm?

Peki çözüm rekabeti engelleyici yasalar koymak mı? Bence yukarıdaki sebeplerden dolayı hayır. Zuckerberg bizlere uygulamaları zorla mı kullandırıyor? Kullanıcısı olmadan herhangi bir dijital hizmet yaşamını sürdürebilir mi? Bunlar da hayır :) Burada birilerinin kapitalizm mantığı ile kar etmesine savaş açmanın bir yapıcılığı olmayacaktır. Besleyip büyüten kitlelerin yaşayış ve anlayış biçimlerini değiştirmek gerekiyor. Yine clubhouse yazımda yazdığım gibi: Belki de bir X uygulamasında Y aktivitesini yapmamız, bir A uygulamasını sadece B işlevi için kullanmamız gerekiyor. Fazlası göz çıkarıyordur belki.

Fakat bu açıdan bakıldığında da küreselleşme kavramı karşımıza çıkıyor. Dünyanın öteki ucundaki ülkede insanların kendi sosyal medyalarını kullanmaları ve kendilerini dünyanın geri kalanından izole etmeleri mantıklı olmaz mesela. Veya Instagram alternatifi 10 'larca uygulama olmasındansa daha çok kişiye ulaşabileceğimiz 1 uygulamayı tercih etme eğiliminde olabiliriz. Burada bir ikilem oluşuyor. Tıpkı bütün web sitelerinde ve uygulamalarda farklı kullanıcılarla giriş yapmaya zorlamak gibi, çok fazla alternatif de bir süre sonra işimize yaramayan bir hale gelecektir. Bu yüzden çözüm bulmak da zor bu konuya.

Ama şunu net olarak söyleyebilirim. Hayat tarzlarımızın ve anlayışımızın bir şekilde değişmesi gerekiyor. Böyle giderse ihtiyaç fırsatçılarının ekmeklerine daha çok yağ süreceğiz. Kolay para kazanma yollarını arıyoruz. Refah seviyemizi kendi bilgi ve becerilerimize dayandırmak yerine bize sunulan ürünlere bağlıyoruz. Yarın bir gün Facebook veya Instagramın alternatifi çıktığında da tam olarak bu sistemden nemalanmak için çıkacak. Tekelleşmeye karşı olmak veya bize daha iyi hizmet sunmak için değil. Bunu da buraya yazıyorum, sonra demiştim diyebilmek için :)

Son olarak yeri burası olmasa da bu büyük sosyal medya uygulamaları kimlere hizmet eder, kimler tarafından desteklenir veya korunur gibi soruları da düşünmemiz gerektiğini söylemeliyim. Günümüzde adını çok duyduğumuz şeylerin bazıları tesadüfi bir biçimde hayatımıza girmemiş olabilir. Sonuçta sosyal açıdan bakıldığında bütün dünya üzerinde toplum mühendisliği yapılabilmesine imkan verebilecek platformlardan bahsediyoruz. Bu biraz da komplo teorileri ile dolu başka bir konu tabi. Kullanıyor muyuz yoksa kullanılıyor muyuz gibi bir sorun.

Sahi Facebook ne idi?

Yazılarımda genelde son paragraf başlığı açıklıyor :) Zamanında ilkokul arkadaşlarımızı buluyorduk Facebook 'da. Sonra herşeyimizi paylaşmaya başladık görgüsüzce. Sonra Instagram ile bunu meziyet haline getirdik. Hayatı reklam yapmakla geçen kişiler buralarda büyük paraların dönmesini sağladı ve benzerlerini de çekti. Bir yandan da insanları arayıp konuşmak yerine Whatsapp 'ı kullanıyorduk zaten ve sürekli bağlantı halinde olabilidiğimiz tek alan haline de geldi. Üzerine işimizi de bu uyuglamanın mesajlaşma fonksiyona dayalı kurguladık. Zuckerberg 'de bunların hepsini tek çatı altında topladı. Bu bir suç değil, birileri de gönüllü bir şekilde sattı sonuçta bu uygulamaları. Hizmet yerine ürünler konuşuluyordu dünyada. Şimdi hem hizmete hem de ürünlere bağımlı hale geldik. Whatsapp ve Instagram sahipleri de ürünlerini satarak bu tekelleşmeye çanak tuttu.

Böylece geldik bugünlere. Sadece sosyal medya özelliğini kullanıyor olmamız 1 günlük kesintisi ile bu kadar sorun yaşamıyor olmamız gerekirken, bir ürünü bir şekilde hayatlarımızın merkezine oturttuk. Yanlış anlamayın dijital çağda yetişen bu ürünlere karşı değilim tabi ki. Bunların tekelleşmesine sizin, benim gibi insanlar sebep oldu. Ne oldum değil, ne olacağım diyeceksin derler ya aynı o hesap. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere :)


Bir yorum yazabilirsiniz