Hiçbir şiir, kelimelerin seninle anlam kazanması kadar güzel değildir Ve hiçbir satırın gücü yetmez, bir gülüşünü, bir bakışını hatta bir anını anlatmaya Tasavvurlar, tahayyüller gelir peşi sıra yazmaya çalıştığın satırlara yardıma Heyhat, çaresizdirler... Hani saf ve temiz olan, o dokunmaya kıyamadığın vardır ya Hani varsın öylece dursun da arzularım yansın, ona değmesin dersin ya Bunu hissettinse bilirsin sen de, onu sevmek bile sevimlidir. Saf ve temiz olanla ona erişebilir miyim diye gelir aklına Öyle bir sevgiyi tutabilir miyim kalbimde, katıksızca? Ta ki aynalar gerçeklerini ve günahlarını yüzüne çarpana kadar.. Heyhat, yine çaresiz... Evveli ve ahiri bilinmeyen meçhullerde kayboldun mu sen hiç? O meçhulde derdine deva olamayan koca bir dünya vardır Eğer oldunsa bilirsin, varsın evveli, ahiri, zamanı olmasın İçinde bir umut tanesi kadar da olsa senden olsun Tutunacak bir dal olsun diye yalvarırsın. Heyhat, yine çaresiz... Ne anlatılabilen ne yaklaşılabilen ne de bulunabilen Nedir o şey bilir misin? Bir insan diyecek kadar sıradan, sadece etten kemikten değildir Bir ruh olarak basitleştirilemez O bir bakıştır, bir gülümsemedir, bir kor veya ateş parçasıdır Hâkim olabilendir... Uzuvlarının takati kalmaz sonunda, amansızca ele geçiriverir seni ve bütün gücünü Ve tekrar, bütün iraden ve muvazenen saf dışıdır Ve tekrar, her bir parçan çaresiz... Zaman zaman olmaktan, mekânlar da mekân olmaktan çıkmıştır artık Bütün madde ve ruh âlemi teslimiyete hazır bekler Varlığı kendini yegâne hissettiren ve ötekileri unutturan bir yola çıkılmıştır Nihayete erişebilme umudu ve düşme korkularıyla yarı bilinçli bir sürüklenme gidedurur... İşte bu hikâyenin başını ben yazdım. Sonu senin istediğin gibi olsun.... Kasım 2015
This is another one of my old poems back in November 2015. Unfortunately it will not mean the same way in English, because of the nature of literature. The title means: "Unfortunately". You figure out the rest. See you at the next post :)
Leave a comment